ULUSLARARASI TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU, Van, Turkey, 26 September 2019 - 28 August 2022, vol.1, no.70, pp.604-613
1950 sonrası öykücüler içinde yer alan Leyla Erbil, bir kadın yazar olarak Türk öykücülüğüne
farklı bir bakış getirir. Freud, Marx, Kafka, Beckett, Sartre gibi düşünürlerin yazılarını içselleştiren
Erbil, sosyal meseleleri cesur bir şekilde kaleme alır. Varoluşçuluğu, toplumsal sorunlar ve cinsellik
bağlamında ortaya koyan yazar, aykırı duruşunu roman ve öykülerine yansıtır. Hallaç adlı öykü
kitabının bütününde bu aykırılığa rastlamak mümkündür. Kitapta bunalımın ve mevcut düzene karşı
gelmenin izlerine sıklıkla rastlanır. Onun kaleminde, erkek egemen bir toplumda kadının kendisini var
etme mücadelesi okura yansır. Kişilerin yalnızlık ve yabancılaşma girdabında düzene karşı
mücadeleleri göze çarpar. Özellikle toplumda bir tabu olan cinsellik, yazar tarafından ironik bir şekilde
öykülere aktarılır. Erbil için önemli olan cinselliğin üstündeki toplumsal tabuyu kaldırmaktır. Onun
öykülerinde modernizmin getirdiği yoğun temalardan biri de yabancılaşmadır. Yabancılaşmaya
varoluşçu bir bakış yükleyen yazar, öykülerdeki başkişileri bilinçli bir şekilde yabancılaştırır. Kişilerin
yabancılaşarak kendi iç dünyalarına yaptıkları yolculuk bazen intiharla da sonuçlanır. Topluma
yabancılaşma ise gerçekleşmesi gereken bir öncül olarak belirir. Öykülerde, toplumsal yabancılaşma
olmadan özgürlüğün gerçekleşemeyeceği anlaşılır. Erbil’in Hallaç adlı öykü kitabındaki bireysel ve
sosyal temalar, varoluşçuluk felsefesiyle ayrılmaz bir bütünü ortaya koyar