İBBS Düzey 1 Bölgelerinin Türkiye Nüfusu İçindeki Payları ve Demografik Yapıları


Yılmaz M.

Dil, Tarih ve Coğrafya Alanında Güncel Çalışmalar, Yılmaz M and Çınarcı M. Nuri, Editör, OmniSys Corp , Beau-Bassin-Rose-Hill, ss.140-211, 2019

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2019
  • Yayınevi: OmniSys Corp
  • Basıldığı Şehir: Beau-Bassin-Rose-Hill
  • Sayfa Sayıları: ss.140-211
  • Editörler: Yılmaz M and Çınarcı M. Nuri, Editör
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Türkiye’de nüfus düzey 1 bölgeleri içinde dengeli bir dağılım göstermemektedir. Nitekim nüfusu en fazla olan İstanbul, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu düzey 1 bölgelerinin toplam nüfusları 45 milyon civarında olup ülke nüfusunun yaklaşık % 55’ini oluşturmaktadır. Geri kalan 8 bölgenin nüfusu ise yaklaşık 37 milyon olup ülke nüfusunun % 45’ini oluşturmaktadır. Ayrıca nüfusu en az olan 3 bölge yani Kuzeydoğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Batı Marmara bölgelerinin toplam nüfusu sadece 8,5 milyon civarındadır. Diğer bir ifade ile bu 3 bölgede ülke nüfusunun sadece % 10’u yaşamaktadır. İstanbul bölgesinde ülke nüfusunun % 18,4’ünün yaşadığı göz önüne alındığında, ülkemizde nüfusun ne kadar dengesiz bir şekilde dağıldığı ve adı geçen 3 bölgeni nüfus açısından ne kadar tenha olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

Şüphesiz ülke nüfusunun düzey 1 bölgelerine dengeli bir şekilde dağılmaması çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Yoğun nüfuslu yerlerde ulaşım, eğitim ve sağlık hizmetlerini sağlamada ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Öte yandan nüfusun az olduğu yerlerde de tarım arazileri atıl kalmakta, tarım ve başta hayvancılık olmak üzere diğer bazı geçim kaynakları yeterince değerlendirilememektedir. Yine az nüfuslu yerlerde eğitim, sağlık ve ulaşım hizmetleri yetersiz kalmaktadır. Örneğin göç nedeniyle öğrencilerin azalmasına bağlı olarak köylerde ilkokul ve ortaokullar kapanmakta ve bu bölgelerde zaten ülke geneline göre yetersiz olan eğitim hizmetleri daha da kötüleşmektedir (Yılmaz, 2019).

Bu durumda çare yoğun nüfuslu yerlerin nüfusunu azaltmak ve seyrek nüfuslu yerlerin nüfusunu arttırmaktır. Fakat bu iş oldukça zordur. Son yıllarda işsizliğin kentlerde de giderek artması, aslında alternatif ekonomik faaliyetlerin ilgi görmesine neden olmaktadır. Bu nedenle geri kalmış yörelerdeki potansiyel iyi tespit edilmeli ve buralardan dışarıya yönelik göçlerin azaltılması için ziraat ve hayvancılığın yanı sıra, arıcılık, kültür balıkçılığı, mandıracılık ve kırsal turizm gibi yeni alternatiflerin geliştirilmesi gerekmektedir. Öte yandan büyük kentlerdeki dev işsiz yığını içinde özellikle Batı ve Doğu Karadeniz ile Orta, Ortadoğu, Kuzeydoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelmiş olanların tersine göçü için eğitim ve istihdam programlarına ihtiyaç vardır.

Türkiye’de toplam nüfus düzey 1 bölgelerine göre dengeli bir şekilde dağılmadığı gibi çocuk, çalışma çağındaki ve yaşlı nüfus da bu bölgelere dengeli bir şekilde dağılmamıştır. Ayrıca bölgelerin toplam nüfus içindeki payları ile çocuk, yaşlı ve çalışma çağındaki nüfus içindeki payları arasında önemli farklılıklar vardır. Şüphesiz bu durumun temel nedeni bölgeler arasında demografik yapının önemli farklılıklar göstermesidir.

Türkiye’de yaklaşık 19,2 milyon olan çocuk sayısının 3,3 milyonu yani % 17,4’ü İstanbul düzey 1 bölgesinde bulunmaktadır. Güneydoğu Anadolu bölgesi ise 3,1 milyon civarındaki çocuk sayısı ile ülkedeki çocuk nüfusun  % 16’sının bulunduğu bölgedir. Yani bu bölge çocuk nüfus açısından ikinci sırda gelmektedir. Akdeniz bölgesi 2,6 milyon çocukla çocuk nüfusun % 13,4’ünün toplandığı üçüncü önemli bölgedir. Toplam nüfus açısından ikinci sırada gelen Ege bölgesi ise yaklaşık 2 milyon çocukla çocuk nüfusun % 10,6’sını bandırmakta olup bu açıdan dördüncü sırada gelmektedir. Yaklaşık 1,8 milyon (% 9,2) çocuğun bulunduğu Batı Anadolu beşinci sırada, 1,7 milyon (% 8,9) çocuğun Doğu Marmara ise altıncı sırada gelmektedir. Verilerden de anlaşılacağı üzere düzey 1 bölgelerinin demografik yapılarının farklılığı, çocuk nüfus ile toplam nüfus içindeki paylarının farklı olmasına neden olmuştur.

 Toplam nüfus açısından 4. sırada yer alan Güneydoğu Anadolu bölgesi çocuk nüfus açısında 2. sırada yer alırken toplam nüfus açısından 2. sırada yer alan Ege bölgesi ise çocuk nüfus açısından 4. sırada yer almaktadır. Bu durumun temel nedeni Güneydoğu Anadolu’da toplam doğurganlık hızının yüksek olması ve bu nedenle çocuk nüfusun sayı ve oranının fazla olmasıdır. Ege bölgesinde toplam doğurganlık hızı düşük olduğu için çocuk nüfus sayısı ve oranı toplam nüfusa kıyasla daha azdır (Aydın ve diğerleri 2018; Yılmaz, 2018). Bu durum ülkede çocuk nüfus oranının yüksek olduğu bölgelerde eğitim yatırımlarının gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca bu bölgelerde eğitimin alt yapısı ve eğitimin niteliği gibi konularda da hassas davranılması gerekmektedir. Çocuk nüfusu sayısının toplam nüfusa oranla düşük olduğu bölgelerde ise eğitim kurumlarının fiziki kapasite ve çalışan açısından küçülmesi gerektiği gerçeği kabul edilmelidir. Hatta bu bölgelerde bazı eğitim kurumlarının öğrenci azlığından dolayı kapanması veya bazı kurumların birleştirilmesi (2-3 kurumdan birin açık kalması) durumuna bağlı olarak mevcut fiziki kapasite başka kurumların ihtiyacı için kullanılmalıdır.

Ayrıca Güneydoğu ve Akdeniz bölgeleri dışında Türkiye’de çocuk nüfusun daha ziyade İstanbul, Ege, Batı Anadolu, Doğu Marmara ve Batı Karadeniz gibi batı bölgelerinde yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla hem Güneydoğu gibi eğitim alt yapısının yetersiz olduğu bölgelerde hem de adı geçen diğer bölgelerde eğitim yatırımlarının ve eğitimin niteliği konusunda yapılacakların iyi bir şekilde belirlenmesi, planlanması ve planların uygulamaya konması gerekmektedir.

2018 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun yaklaşık %  67,8’i yani 55,6 milyonu 15-64 yaş aralığında (çalışma çağında ) yer almaktadır. Çalışma çağındaki (15-64 yaş) nüfusun en fazla olduğu bölge toplam nüfus ve çocuk nüfusta olduğu gibi İstanbul’dur. Bu bölgede bulunan 10,7 milyonluk çalışma çağındaki nüfus Türkiye’deki çalışma çağındaki nüfusun % 19,3’ünü oluşturmaktadır. Yaklaşık 7,3 milyonluk çalışma çağı nüfus ve % 13,1’lik payla Ege bölgesi 2. sırada, 7 milyonluk nüfus ve 12,6’lık payla Akdeniz bölgesi ise 3. sırada gelmektedir. Çalışma çağındaki nüfus açısından yaklaşık 5 milyon 532 binlik nüfus ve % 10’lık payla Doğu Marmara 4. sırada gelirken 5 milyon 522 bin nüfus ve yine % 10 civarındaki payla Batı Anadolu bölgesi ise 5. sırada gelmektedir.  Toplam nüfus açısından 4. sırada yer alan Güneydoğu Anadolu bölgesi çalışma çağındaki nüfus açısından 6. sırada gelmektedir. Bu bölgede 5 milyon 342 bin kişilik çalışma çağındaki nüfus, ülkedeki çalışma çağındaki nüfusun % 9,6’sını oluşturmaktadır. Batı Karadeniz bölgesi de 3,2 milyon civarındaki çalışma çağındaki nüfus ve % 5,7’lik oranla 7. sırada gelmektedir.

Verilerden de anlaşılacağı üzere ülkedeki çalışma çağındaki nüfus Türkiye’nin Güney ve Batı kesiminde toplanmıştır. Zira Güneydoğu Anadolu hariç İstanbul, Ege, Akdeniz, Batı Anadolu ve Doğu Marmara ve Batı Anadolu bölgelerinin tamamı Anadolu yarımadasının güney ve batısı ile Trakya yarımadasının güney ve doğu kesiminde toplanmıştır. Çalışma çağındaki nüfus miktarının fazla olduğu bu bölgelerde çalışan sayısı fazla olup işsizliğe karşı ciddi tedbirlerin alınması gerekmektedir. Zira İstanbul bölgesinde (10,7 milyon 15-64 yaş arası nüfusa sahip) işsizliğin % 15 olması demek 1,6 milyon işsiz olduğu anlamına gelmektedir. Oysa Kuzeydoğu Anadolu’da çalışma çağındaki nüfusu oluşturan 1,4 milyon kişinin % 15’inin işsiz olması, 210 bin kişinin işsiz olduğu anlamına gelmektedir. Tabiî ki işsizliği tüm bölgelerde minimuma indirmek gerekmektedir Ancak devasa çalışma çağındaki nüfusa sahip bölgelerde işsizliğin fazla olması, toplumun büyük bir kısmının sosyoekonomik olarak sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır.

2018 yılı verilerine göre Türkiye’de 65+ yaş grubu (yaşlı nüfus) nüfus 7,2 milyon olup bu nüfus ülke nüfusun % 8,8’ine denk gelmektedir. Yaşlı nüfusun bölgelere göre dağılımı ise dengeli olmayıp toplam nüfusun bölgelere göre dağılımı ile kıyaslandığında önemli farklılıklar göstermektedir. Toplam nüfus açısından 2. sırada gelen Ege bölgesi yaklaşık 1,2 milyonluk yaşlı nüfus ve % 16,5’lik oranla yaşlı nüfus açısından 1. sırada yer almaktadır.  İstanbul ise yaklaşık 1 milyonluk yaşlı nüfus ve % 14’lük oranla 2. sırada gelmektedir. Toplam, çocuk ve çalışma çağı nüfusta olduğu gibi yaşlı nüfus açısından da Akdeniz bölgesi 3. sırada gelmektedir. Bu bölgedeki yaşlı nüfus 873 bin civarında olup ülkedeki yaşlı nüfusun % 12,1’ini oluşturmaktadır. Yaklaşık 724 bin yaşlının olduğu Doğu Marmara bölgesi, Türkiye’deki yaşlı nüfusun % 10’unu bulunduğu bölgedir. Yaşlı nüfus miktarı 680 bin, yaşlı nüfustaki payı % 9,5 olan Batı Anadolu ise 5. sırada gelmektedir. Yaklaşık olarak 623 bin yaşlının bulunduğu Batı Karadeniz bölgesi ise Türkiye’deki yaşlı nüfusun % 8,6’sına sahiptir. Bu bölge yaşlı nüfus açısından 6. sırada yer almaktadır.

Türkiye’de toplam, çocuk ve çalışma çağındaki nüfus bölgelere göre dengeli bir şekilde dağılmadığı gibi yaşlı nüfus da dengeli bir şekilde dağılmamıştır. Yaşlı nüfus özellikle Ege, İstanbul, Akdeniz, Batı Anadolu ve Doğu Marmara ve Batı Karadeniz gibi ülkemizin batı bölgelerinde (Akdeniz’i bir kenara bırakacak olursak) toplanmıştır. Bu veriler batı bölgelerimizde ve Akdeniz bölgesinde yaşlı nüfusa yönelik yatırımların arttırılması gerektiğini göstermektedir. Zira 2000 yılında Türkiye’de yaşlı nüfus oranı sadece % 5 iken bugün bu oran % 9 civarına çıkmıştır. Yani yaşlı nüfus hızla artmakta ve toplam nüfus içindeki payını arttırmaktadır. Bu nedenle özelikle yaşlı nüfusun fazla olduğu bölgelerde, yaşlı bakımı, rehabilitasyonu ve tedavisi için fiziki altyapı ve nitelikli personel ihtiyacının giderek arttığı bir gerçektir. Bu ihtiyacı karşılamak için de hem fiziki altyapı yatırımlarının hem de nitelikli personel sayısının arttırılması (eğitimle) gerekmektedir. Ayrıca yaşlıların bu dönemde sağlıklarının elverdiği ölçüde toplum içinde kalmaları ve faal olmaları da son derece önemli bir konudur (Tufan, 2014).