III. Uluslararası Battalgazi Bilimsel Çalışmalar Kongresi, Malatya, Turkey, 21 - 23 September 2019, pp.17
Toplumsal düzende, gruplara ve topluma katılımın önemi sosyoloji yazınında önemli bir yer
almaktadır. Genel anlamda sivil katılım olarak da bilinen toplumsal katılım toplumun geleneksel
yapıtaşlarından biri olarak kabul edilir ve gönüllülük esasına dayanır. Toplumsal katılım ana başlığı
altında toplanabilecek katılım şekilleri en başta STK’lara üyelik olmak üzere, dini aktivitelere katılım,
okuldaki sosyal aktivitelere katılım, sempozyum ve konferanslara katılım gibi sosyal aktiviteler
sayılabilir. Bireyler bu tür sivil katılımlar ile içinde yaşadıkları toplumla daha içli dışlı olurlar, toplum
hakkında daha çok bilgi edinirler. Bunların yanı sıra, bu tür sivil katılımlar ailede öğretilmeye
başlanılan toplumsal değer ve normlar için aktif bir uygulama alanı sağlar. Bu şekilde bireyler
toplumsal normların ve değerlerin uygulamadaki değerini daha iyi kavrar. Böylece bireyler topluma
daha iyi adapte olabilir ve toplumla olan iletişimi geliştirme imkânı bulabilir.
Bu bildiride üniversite öğrencilerinin STK’lara üyelikleri, dini programlara, konferans, sempozyum
ve panel gibi toplantılara, okuldaki kulüp aktivitelerine, arkadaşlarla sosyal aktivitelere ve yardım
kuruluşlarının aktivitelerine katılım gibi sivil katılım düzeyleri üzerinde durulacaktır. Bu çalışmanın
bulguları “Üniversite Öğrencilerinin Din Anlayışlarında Sosyal Sermayenin Rolü” başlıklı doktora
tez çalışmasından alınmıştır.
Genel olarak STK’lara üyelik oranı yaklaşık %16 düzeyinde olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’de
STK’lara üyelik oranları %9,8 ila %19,7 oranlarında değişiklik göstermektedir. İlahiyat fakültesi
öğrencilerinin STK’lara üyelikleri Türkiye ortalamasının üzerinde olmasına rağmen %16 gibi bir
oranın düşük olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte STK’lara üyelik dışındaki sivil katılımlar bir
başlık altında toplanmış ve bazı sosyo-demografik özellikler ile ilişkisi ele alınmıştır. Buna göre, sivil
katılım bakımından öğrencilerin fakülte, sınıf, cinsiyet ve sosyo-ekonomik durumlarında istatiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamasına (p>0,05) rağmen, yaş, STK’lara üyelik ve barınma yerleri
bakımından istatiksel olarak anlamlı farklılıklar (p<0,05) olduğu gözlemlenmiştir.