9. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi, Ankara, Turkey, 12 - 13 December 2020, pp.451-466
ABSTRACT
Poverty
and wealth, which are an integral part of life, as well as illegitimate
relationships have always existed and will continue to be in societies
throughout human history. Although the reasons are different, these concepts,
which we encounter in different periods of life, have found their place in the
field of literature. In the novel, Germinal, moral decline is effectively
depicted through both poverty and wealth. In our study, we have comparatively
dealt with the fact that moral decline can be not only due to poverty but also
in wealth, in this work that has made a tremendous impact since the day it was published.
The economic, social, and cultural aspects of nineteenth-century French society
have also been shown, as the subject in the novel was inspired by an event that
happened. It has been explained that moral decline is more in hunger trouble;
individuals seek to be fed before morality, but even satiated people can resort
to moral decline in violation of the moral rules of the society and will not
hesitate to deceive even the closest. In the novel, it is clearly narrated that
even people living calmly and in harmony with the established order can revolt
by losing themselves in situations of poverty and deprivation, leaving their
humanity aside and becoming monstrous.
ÖZ
Yaşamın ayrılmaz birer parçası
olan yoksulluk ve varsıllık ile birlikte gayri meşru ilişkiler insanlık tarihi
boyunca toplumların içerisinde her zaman var olmuş ve olmaya devam edecektir.
Nedenler ayrı olsa da yaşamın farklı dönemlerinde karşımıza çıkan bu kavramlar
edebiyat alanında kendisine yer bulmuş, Germinal romanında, hem yoksulluk hem
de varsıllık üzerinden ahlaki düşkünlük etkili bir şekilde işlenmiştir.
İncelememizde, yayımlandığı günden itibaren büyük ses getiren, gerçek bir
olaydan yola çıkılarak kaleme alınan bu eserde ahlaki düşkünlüğün sadece
yoksulluk nedeniyle değil varsıllık içerisinde de olabileceğini karşılaştırmalı
olarak ele aldık. Romanda işlenen konu yaşanmış bir olaydan esinlenerek kaleme
alındığı için on dokuzuncu yüzyıl Fransız toplumunun ekonomik, sosyal ve
kültürel yönleri de gösterilmiştir. Ahlaki düşkünlüğün açlık sıkıntısında daha
çok olduğu, bireylerin ahlaktan önce karın doyurma peşinde olduğu, ancak tok
insanlarda da toplumun ahlak kurallarına aykırı olarak ahlaki düşkünlüğe
başvurabileceği hatta en yakınındakini bile aldatmaktan çekinmeyeceği
anlatılmıştır. Romanda; sakin, kendi halinde, kurulu düzene uyumlu bir şekilde
yaşayan insanların bile yokluk ve yoksunluk hallerinde nasıl kendisini
kaybederek başkaldırabildiği, insanlığını bir kenara bırakarak canavarlaştığı
akıcı bir dille anlatılmıştır.