KÜLTÜREL GECİKMENİN KENTSEL GÖRÜNÜMLERİ


Mengi A.

ULUSLARARASI MARDİN KÜLTÜR VE MEDENİYET KONGRESİ, Mardin, Türkiye, 8 - 10 Aralık 2017, cilt.1, sa.1, ss.2-3

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Mardin
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.2-3
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışma, kültürel gecikmenin kentsel yaşama ilişkin görünümlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada, nitel veri toplama araçlarından döküman incelemesi ve gözlemci katılım tekniği kullanılmış ve elde edilen veriler betimsel analize tabi tutulmuştur. Araştırma, kültürel gecikmenin kentsel yaşama ilişkin temel kaynaklarına ulaşılarak ve araştırmacının kentsel yaşam alanlarında gözlemlerine dayanılarak yürütülmüştür.  Kültürel Gecikme kavramı ilkin Amerikalı toplumbilimci William Ogburn tarafından ortaya atılmıştır. Ogburn, bir toplumsal sistemdeki maddi ve manevi kültürün karşılıklı ilişkisinde, değişme sürecinde ortaya çıkan bir uyumsuzluk hâline dikkat çekmek istemiştir. Ona göre, maddi kültürde meydana gelen değişiklikler belli bir gecikmeyle manevi kültür tarafından (hukuk, töre, gelenek, görenek, toplumsal zihniyet vs.) takip edilirken arada bir boşluk doğmaktadır. Bourdieu’ya göre ise bireylerin ekonomik sermayeye sahip olması aynı zamanda kültürel sermayeye sahip oldukları anlamına gelmez. Dolayısıyla maddi kültürün teknoloji boyutundaki değişiklikler, kültürel gecikmenin çarpıcı bir biçimde görülmesini sağlar. Örneğin, 1990’larda Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde terör nedeniyle köyden kente doğru yaşanan yoğun göç sonucu bu bölgelerdeki kentlerin demografik yapısı hızla değişti. Dolayısıyla son 30 yıldır insanların kentte yaşamalarına rağmen kent kültürüne uygun yaşamadıkları, köydeki yaşam alışkanlıklarını kentte de devam ettirdikleri söylenebilir. Hatta bu insanların önemli bir kesiminin kentlerde ticarete başlamaları, işyeri sahibi olmaları ve dolayısıyla zenginleşmelerine rağmen kentin caddelerinde yürürken yerlere tükürdükleri, toplu taşıma araçlarında veya alışveriş merkezlerinde cep telefonlarıyla bağırarak konuştukları gözlenmiştir. İnsanın cep telefonunun olması veya cep telefonunun gündelik yaşamında çok önemli bir yer oluşturmaya başlaması, aynı zamanda cep telefonuyla konuşma adabını ya da kültürünü de öğrenmesine neden olmamakta, yani kültürel gecikme ortaya çıkmaktadır. Böylece bu insanların kentte yaşamaları ya da zengin olmaları üst sınıfa ait kültürel davranışları göstermelerini sağlamamıştır. Keza kültürel gecikme yaşadıklarının ve kentlilik kimliğini kazanmadıklarının bir göstergesi olmuştur. Neredeyse iki kuşak, hatta üç kuşak süren bu gecikme kültürel gecikme olarak karşılık bulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kültürel Gecikme, Kentlilik, Kültürel Sermaye

This study aims to reveal the appearance of cultural delay in relation to urban life. In the research, two qualitative data collection tools, document review and observer participation technique, were used, and the obtained data were subjected to descriptive analysis. The research was conducted based on the cultural delay by reaching the main sources of urban life and the researcher’s observation in urban living spaces. The concept of Cultural Delay was first introduced by the American sociologist William Ogburn. Ogburn, wants to draw attention to a discrepancy emerging in the process of change in a mutual relationship between material and spiritual cultures in a social system. According to him, a gap emerges while the changes in material culture are followed by spiritual culture (law, custom, tradition, custom, social mentality, etc.) with a certain delay. According to Bourdieu, the fact that individuals having economic capital does not mean they have cultural capital at the same time. Therefore, changes in the technological aspect of the material culture enable the cultural delay to be seen strikingly.

For example, in 1990s, the demographic structure of the cities in the Eastern and Southeastern Anatolian regions of Turkey has rapidly changed because of the intensive migration from rural to urban areas due to terrorism. Therefore, it can be said that, for the last 30 years, people have not lived according to urban culture despite the fact that they live in the city, yet they continued their habits of living as if they are living in a village. Even though a significant proportion of these people started to trade in the cities, become business owners and therefore enriched, it is observed that they still exhibit behaviors which are not appropriate in cities, such as; spitting onto the streets, talking loudly on their cellphones or shouting in shopping malls, etc... It is seen that whether a person owns a mobile phone or it becomes very important to use it in their daily lives does not cause them to learn the manners of talking on the mobile phone or to learn its culture, what is appropriate and what is not, that is; a cultural delay is emerging. Thus, these people living in the cities or being rich do not ensure that they show the cultural behaviors of the upper classes of society. On the contrary, such behaviors of theirs has become a sign of cultural delay and lack of urban identity. The delay, taking almost two, or even three generations, corresponds to the cultural delay.

Key words: Cultural Delay, Urbanism, Cultural Capital