THE GLOBAL REFUGEE AND MIGRATION CONGRESS, Gaziantep, Türkiye, 14 - 17 Ekim 2019, ss.95-107
Ortadoğu’daki siyasal rejim karşıtı gösterilerin en kanlısı Suriye’de yaşanmış ve hâlâ da şiddet olayları yaşanmaya devam etmektedir. Savaşın başladığı 2011 yılı aynı zamanda Türkiye’ye ilk sığınmacı kafilesinin giriş yaptığı yıldır. O tarihten bu yana ülkedeki sığınmacı sayısı sürekli olarak artmıştır. Başlarda sınır bölgelerine yakın illerde ikamet eden sığınmacılar, zamanla ülkenin dört tarafına yayılmış ve ilerleyen süreçlerde kent ortamlarında daha fazla görünür olmaya başlamışlardır. Van’da yaşayan Suriyeli sığınmacıların deneyimlerini konu edinen bu çalışmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. 2140 sığınmacının yaşadığı ilde, 20 sığınmacı ile derinlemesine yüz yüze mülakatlar yapılmış ve bu mülakatlarda sığınmacıların, gündelik yaşamları, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetleri ile yerel halkla olan temasları irdelenmiştir. Araştırma bulguları, kentteki sığınmacıların sosyal, kültürel anlamda önemli sıkıntılar yaşamadıklarını ve genel olarak sığınmacıların kentten, kent yerlisinden memnun oldukları, buna karşılık ekonomik anlamda önemli sıkıntılar yaşadıklarını göstermiştir.
The most bloody anti-political protests in the Middle East have taken place in Syria and violence continues. War began in 2011 and the first convoy of refugees to Turkey has started the same year. Since then, the number of asylum seekers in the country has steadily increased. Initially, asylum-seekers residing in the provinces close to the border regions spread over four parts of the country and became more visible in urban environments. Qualitative research method was used in this study which deals with the experiences of the Syrian refugees living in Van. In the province where 2140 asylum seekers live, in-depth interviews were conducted with 20 asylum seekers and their daily life, economic, social and cultural activities and their contacts with the local people were examined. The findings of the study showed that asylum seekers in the city did not experience significant social and cultural problems and that in general, asylum seekers were satisfied with the city and the indigenous people, whereas they experienced significant economic problems.